29 Eylül 2013 Pazar

Hello Lyon !..

Bu hafta Evropa turu yapiyoruz.  Eylemlerimiz devam edecek.

Cok istememe ragmen daha once hic deniz temali bir isimlik yapmamistim. Burcu'ya bana bu firsati verdigi icin tesekkur ederim. Kendisine ayrica bir sadik musteri karti  cikartacagim cunku O da eylemlerine devam edecekmis gibi gorunuyor.

Gorelim bakalim neler yapmisim :





Cicili bicili ucan, sallanan  cimcime periler yapmasam olmaz.





Keske su peri gibi bulutlara basimi yaslasam da al gozum seyreyle desem..



Hamis: Evet ;  her harfe teker teker boncuk isleyecek kadar siyirdim. Bu yeni kokos stilimi pek seviyorum.

27 Eylül 2013 Cuma

Hello Lausanne !

Parti var!

Ve o partiyi ekim ayinin basinda Lozan'i dinazorlar basacak simdiden haber vereyim.



Oyle korkmayin hemen cok masumlar aslinda. Ufak kece cantalarin ustune konumlandilar .




 Cantalarin icine  sekerler, cikolatalar , minik oyuncaklar doldurulup 12 tane afacani mutlu edecek.





Iyi ki dogdun Vanessa!



24 Eylül 2013 Salı

Hello Dubai !

Yenilikler guzeldir.

Aslinda bu ciciler Amerika'ya gidecekti ama sahibesi B.A.E.'ne tasininca adres Dubai oldu. Bu sekilde -dolayli da olsa-  Dubai yolcusu ilk zarf postaya verildi .


Zarfta neler mi vardi?


Ethan icin Sibirya kaplanli bir Safari kapi susu;


Alan icin uzay temasi;



veee anneleri icin de Kucuk Prens temali  bir capraz canta.


Yeni bir adres, yeni bir hayat, yeni komsular..

Kolayliklar diliyorum Sevgili Elcin :))



15 Eylül 2013 Pazar

Kabak tadi verenlere inat!

Kabak tadi veren politikacilar... Kabak tadi veren hukumet uyeleri...Kabak tadi veren polis... Kabak tadi veren savas cigirtkanlari... Kabak tadi veren killar... Kabak tadi veren hamili kart ve yakinleri.. Kabak tadi veren insanlar.. Kabak tadi veren iliskiler.. Kabak tadi veren ekonomi..

Peki boylesine guzel bir sebze neden boyle kotu anlamli bir deyime konu mankeni olmus hic merak ettiniz mi?

Ben merak ettim ve azicik arastirdim. Bana en mantikli geleni suydu:

Eski zamanlarda tupperware, cam saklama kaplari, cicili bicili esyalar yokmus. Dolayisiyla o zamanlarin herseyin organigine yonelen insanlari, yiyeceklerini ve iceceklerini saklamak icin kabak kullanirlarmis. Bildiginiz su kabaklari; kolay kolay kirilmayan ama saklamaya uygun sekli yuzunden cok populermis. Kabaklarin ici bosaltildiktan sonra gunesli bir yerde kurumaya birakilir sonra da ustune uygun bir tipa uydurulup kullanima sunulurmus.
Ama bu asamalari gecip de sabredemeyenler kabak tam kurumadan kullanmak istemisler. Ama bu lezzetli sebze tam kurumadigindan dolayi icine her ne koyulduysa kendi tadini vermis.

Iste o zamanlardan gelen bu deyim, mundar ettin, heves birakmadin, fenalik getirdin, sıktın anlaminda kullanila gelmis.

Oysa bu sahane sebzeye haksizlik etmisler. Dun pazardan aldigim kabak cektigim bu fotografta ne de yakisikli cikmis degil mi? (yanindakiler kavun bozuntuya vermeyin)


Pazarda gubre kullanmadan sebze-meyve yetistirip satan  bir cift var. Genellikle onlardan alisveris yapmaya calisiyorum. Tezgahta diger sebzelerinin arasinda oyle gosterisli durunca koydum  cantama eve getirdim.
Kup kup kesilip az zeytinyaginda baharatla kavrulup afiyetle mideye indirildiler .
Cekirdekleri sonbahar gunesinde kurumaya biraktim. Sansliysam kurutur sonra da kavurur yerim.


Kabagi eritmek icin de masayi- cekmeceyi az hale yola sokayim dedim. Hizimi alamadim camlari sildim. Rahat calisayim derken calisamayacak kadar yoruldum. Ey Murphy kanunlarina bir tane de ben ekleyeyeyim ister misin?







Penceredeki ucgen bayrakciklar ve cekmeceden goz kirpan koklamaya kiyamadigim lavanta Beste'den.  Beste'nin sozu gecmisken;  O'nun tarifiyle dun biraz  acili domates receli yaptim. 2 kg domatesten 250 gr'lik 4 kavanoz recel cikti. Nasil yapilir diyenler  buraya tiklayarak ogrenebilir.  Acisini biraz abartmis olsam da yerim onu ben yerim yerim :)


 Dingin bir pazar aksamustunden sevgilerle..

8 Eylül 2013 Pazar

About my Italia..

Ben git gide bu kalemkutusu yapma olayina alismaya basladim.

Hep erkek cocuklari icin yapmistim son zamanlarda bkz  burada ve burada. Bu seferki tur bir tinimini hanim icin:




Alev'i cok kiskandigimi bilmenizi isterim. Daha 11 yasinda ama simdiden bir suru dil biliyor. Zaten cok dil bilen insanlari hep kiskanmisimdir :))

Yabanci dil demisken. Benim gibi yaban ellerde yasayn arkadasim Guldeniz guzel bir bloga basladi. Kendisi Genova / Italya'da oturur ve cok gezer. Bak cok gezenleri de kiskanirim. Ne kiskancmisim ben yahu..
Her neyse bu kadar cok gezince oturayim bir blog yazayim demis bence cok iyi bir karar vermis.  Guzel bir dille sadece Italya hakkinda yaziyor. Italya tutkunlari icin faydali olacagina inaniyorum.
Blogu buradan inceleyebilirsiniz. Takibe alinacak bir blog benden soylemesi..

7 Eylül 2013 Cumartesi

Cok yasa sen Reboutsika!



 Sizlere E. Reboutsika dersem belki cok fazla sey ifade etmeyebilir. Ama "Babam ve Oglum" , " Bir Tutam Baharat" filmlerinin muziklerinin sahibi dersem eminim o zaman "hah bildim" dersiniz.

Ozellikle "Babam ve Oglum"filminde aglama rekorlari kirmamizin 1. musebbibi  Cagan Irmak ve saglam oyuncu kadrosu ise ikincisi de muzikleridir. O kadar sartlanmisim ki bugun konserde filmin sarkilari calininca gene gozlerim sulandi.

Kalabalik bir konser olacagi asikar oldugu icin 20:30'daki konsere 18:30'da gittim. Konser alanina daha naylon sandalyeler bile dizilmemisti ve 150 yasindaki kokos bir teyzenin haricindeki gorevli olmayan tek tezcanli organizma bendim. Sonra sandalyeleri dizmeye basladilar ve gonul rahatligiyla on siralardan kostura kostura yer kaptik :)  Simdi kendi kendime guluyorum meydanda belki 500 tane sandalye var ve biz sadece 2 kisiyiz. Niye kosusturduysak? Isin daha da garibi o teyze de o kadar yerde geldi yanima oturdu. Kader ortakligi  sanirim.

Asagidaki fotografi oradaki bir gorevliye cektirdim. Teyzeyi olanca susuyle sag tarafimda gorebilirsiniz. Hos; zaten baska kimse de yok :))

Bel kismindan cok fazla kilo vermek lazim biliyorum cunku kollarimi Turgut Ozal gibi kavusturmaya baslamisim.

Bu arada sanatcilar prova yapmaya basladi. Teyze ve ben  dikkatle izledik.



Sonra insanlar dolustu yavas yavas ve evimizin  protokol insani  Aris de geldi. Hep boyle olur. Old City etkinliklerindeki tum konserlere onden ben gider yer tutarim sonra esim elini kolunu sallaya sallaya gelir.

Konserden once bir grup gelip pankart actilar ve su anda Yunanistan'daki hemen hemen herseyi protesto eden uzun bir bildiri okuyup slogan atip dagildilar. Sanatcilar dahil olmak uzere hepimiz destekledik ve alkisladik. Guzel ulkemde olsa zavalli gostericiler ne kadar hasar alirlardi bilmiyorum.


Reboutsika sahneye gelir gelmez protokol kismini biz halktan ayiran ipleri ve cevredeki metal bariyerleri kaldirtti herkes sahneye dolustu yarim saattir bir naylon sandalye icin kavga eden diger yasli teyzeler de boylece oturacak yer buldular.

Ve konser basladi. Yaptiklari isten bu kadar hoslanip saygi duyan ve caldiklari aletlere bir o kadar hakim muzisyenler zor bulunuyor olmali.

Iste sizin icin cektigim kareler:






Kemanini konusturan Reboutsika malum.. 

Onun haricinde akordeon calan tam bir virtuoz. Adi Thanos idi sanirim. Kontrbasci ise hem cok guzel caliyordu  hem de cok havali idi. Saclari ahenkle savruldu durdu. Klavye, vurmali calgilar ve ayni zamanda akordeon calan amca ise bence insan degil mukemmel dizayn edilmis bir robot. Cunku tum bunlarin hepsi ancak bu kadar hatasiz calinabilinir. Perkusyon ve kanun sanatcisi da tabii ki. 
Tum grup adeta kendilerinden gecerek tango, chanson, jazz ve kendi parcalarindan caldilar. Yandaki teyze ve daha sonra ona katilan akrani butun sarkilarin enstrumantal oldugunu bahane ederek sıkıldilar ve gitmeye karar verdiler. Iste o anda vokale Dilek Koc geldi ve "Baharat, tarcin ve buse'yi soylemeye basladi. :))
Sonrasinda sarkilari ile hepimizi ayaga kaldirdilar hem dansettik hem cok eglendik. 

Ne guzel de videolar cekmistim ama nedense  bloga ekleyemedim. Bir caresini bulunca halledecegim cunku cok keyifliydiler.

Son olarak, ne diyoruz.. Cok yasa sen Reboutsika ve grup arkadaslari. 

hamis: Ben konserde keyifle muzik dinlerken yurdum polisi ODTU'yu basmis. Savas borazanlari calmaya baslamis. Cok sinir oluyor ve endiseleniyorum. Bakalim daha ne hallere gelecegiz. Allah sonumuzu hayir etsin su kafasiz kalpsiz insanlara da biraz akil ve vicdan versin. 



6 Eylül 2013 Cuma

DaWanda

Gecen haftalarda Laura bana bir mail gonderdi ve "DaWanda diye bir site var neden oraya urettigin seyleri koymuyorsun" diye sordu.

Hemen siteye goz gezdirdim. Etsy benzeri  uluslararasi platformda satis yapan bir site. Etsy'den farkli olarak su anda dukkaniniza koydugunuz fotograflar icin ekstra bir ucret talep etmiyorlar.  120 gun boyunca fotograflarinizi ucretsiz olarak yayinlayabiliyorsunuz.

Her zamanki gibi biraz usendikten sonra bu sabah birkac urunun fotografini ekledim. Gorununen o ki bu yukleme isi epey bir zamanimi alacak. Ama gene de eklemeye deger , denemekte fayda var diye dusunuyorum.

DaWanda'daki  dukkanima buradan ulasabilirsiniz.


5 Eylül 2013 Perşembe

Back to the school ( Okula donus)

Okullar acilmaya basladi.

Almanya'da 3 hafta once, Ingiltere'de ise  bu hafta acildi.  Yunanistan'da onumuzdeki hafta, Turkiye'de de sanirim diger hafta aciliyor.

Bunlari nereden biliyorsun demeyin, bu aralar surekli olarak kalemkutusu yapiyorum.

Kiz cocuklarina kelebekli cicekli kalem kutulari yapmayi seviyorum diyordum ama erkek cocuklarininki de bayagi eglenceli oluyormus.

Ingiltere'de yasayan  Ricardo'nun  futbol tutkunu oldugunu ogrenince  aklima  asagidaki tasarim geldi.


.... derken fermuari aciyoruz veee tataaaam!



Filesiyle topuyla futbol tutkunlari icin kocaman bir kalem kutusu..

Upps bizim evde de gizli bir futbol fanatigi varmis da haberimiz yokmus.


Tuttugu takimi sordum "miavvv" dedi.

Ben anlamadim sizce hangi takim?


4 Eylül 2013 Çarşamba

Mutlu yillar Kece Sepeti


Itiraf ediyorum,bir yil kadar once blog acmamak icin elimden geleni yaptim. Cunku kendimce gecerli sebeplerim vardi. Mesela ben teknoloji ozurluyum, bu isin cok zor oldugunu dusunuyordum. Sonra maymun istahliyimdir duzenli araliklarla bloga yazi gonderemeyecegimden korkuyordum. Hepsinden onemlisi adam akilli yazamayacagimdan cekiniyordum. Takipcisi oldugum cok sıkı bloglar vardi, cok iyi yaziyorlardi. Gene arada sirada gozume carpan oylesine yazilmis ama sahipleri tarafindan cok iyi olduklari dusunulen bloglar da vardi. Cekindigim sey; takip ettigim blog yazarlari kadar iyi yazamamak ve ozensiz bloglardaki gibi kotu yazmak idi.

Ama sagolsun can arkadaslarim baski uzerine baski yaptilar ve "vira bismillah" diyerek blogcu denizine yelkenlimi actim.

Simdi geriye baktigimda iyi ki bana baski yapmislar diyorum. Yazi yazmanin keyfini cikardim- artik nasil yazdigima siz karar verin- , kendimi ifade etmeye calistim, blog sayesinde kurdugum guzel arkadasliklar oldu ve asla ulasamam dedigim yerlere - Guney Afrika'dan  Amerika'ya kadar-  ulastim..

Kotu anilar da var tabii. Bloga basladigimda iki kedim vardi. Sutlac bizi Gezi olaylarinin en civcivli zamaninda terketti ve melek oldu. Simdi yola nazenin Mia ile devam ediyoruz.
Sonra Gezi olaylari var. Bir yandan direnisin keyfini yasarken diger taraftan kaybedilen canlarin icimizde yarattigi bosluk. O boslugu doldurmanin tek yolu Gezi ruhunu hic kaybetmemekten geciyor bence.
Sonra canim arkadasim Talar'in zamansiz gidisi.. Blogda gordugunuz cogu tasarimi cocuklari ve evi icin yapmistim. Daha 3 hafta oldu ama ozlemi her zaman icimde olacak.

Hayat bu... Icimizde umutlar var.

Kocaman sarilarak tesekkur etmek istediklerim var.

Ozlemaki... Iyi ki "blog yaz" diye basima eksimissin, kivirmalarima, salvolarima bir Girit'li inadi ile karsi koymussun..Sen olmasan hayatta Kece Sepeti olmazdi.

 Sonra  adamim Leo'nun annesi hamarat ve gurme Beste. Bir gun senin gibi dolu dolu bir blog yazmak isterim.
 Evin delisi Basak Ozlemaki'nin bana verdigi en guzel hediye. Taa nerelerden bana yetmeye calisiyorsun. Cansin.
Mutlu ellerin sahibi Semi, destegini bir an bile uzerimden cekmeyen benim sakin limanim Kubra..
Uzakta olsa da hep yakinimda Hale ..

Bana  destek veren diger arkadaslarim, 160 takipcim , bazi tasarimlari araklayan  ve bunu inkar eden daha merakli bloggerlar ve israrla kendilerini takipci listesine eklemekte zul goren sevgili arkadaslarim ; iyi ki varsiniz..

Siz olmasaniz emin olun bu sevimli blog da olmazdi .

Nice verimli yazilara Kece Sepeti!..

1. yil yazisinin  kece urunu de Captain America tutkunu leblebi yanak Oscar'in kalem kutusu  olsun. Ben de bir cocugun daha mutluluguna azicik katki yaptigim icin kendime pay cikartayim.





1 Eylül 2013 Pazar

Fume Iskece / " Η Ξάνθη Καπνιστή "

Ne zaman "Palia Poli " ( Eski Sehir ) festivali baslasa butun sehir dumanalti olur. Dumanalti  ne kelime aslinda tum sehir "fume" olur. Izgara dumaninin kokusu bir hafta ustumuzden cikmaz.

Bu aksam disari cikacagimiz yoktu ama balkonda otururken  Aris uzaktan yukselen dumanlari isaret ederek " Palia Poli bugun basliyordu di mi? " dedi. Kizilderililer duman ile haberlesirmis bize de festivalin basladigini dumanlar hatirlatti.

Festivalin ilk gununden sizler icinfotograflar cektim . Ama benim icin asagidaki fotograf gecenin ozetidir :)











Mitropolit'in bahcesinden  sokak nasil gorunuyor diye merak ettim.


konser saatini bekleyenler

bu is ekip isi 

yansimalar

tum sehir bu sokaga sigmaya calisiyor sanki

insan seli



dumanlarin arasindan bir sarkici sarkisina baslamis bile

etler hazirlaniyor



lokmaci ve oglu


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...