Çocukken , ufacikken top oynamadan acıkıyorken beni çizgi film hastası yapan yapıtlardan biriydi Nils ve Ucan Kaz.
1984'te TRT'de yayınlanmaya başladığına göre o kadar da ufacık değilmişim ama hepimiz naif çocuklardık oradan kurtarıyoruz. İşitme engelliler haber bülteninden hemen sonra 10:30'da başlardı ve o saatten sonra beni kimse ekranın karşısından ayıramazdı.
Bu muhteşem çizgi filmi izlemeyenler ya da kitabını okumayanlar için tekrar edelim; Nils ; İsveç'li yaramaz bir çocuktur. Hayvanlara eziyet eder. Ama bir cin tarafindan ufacık hale getirilir.. Cin Nils'i sadece ufacık yapmakla kalmaz bizim bızdık ayni anda hayvanların dilinden anlamaya başlayıp onlarla konuşur hale de gelir. Bu sayede çiftliklerindeki evcil kaz Morton'un yaban kazları ile uçmak istediğini öğrenir tam Morton'un uçmasını engellemek isterken birdenbire kendini onunla birlikte havada süzülürken bulur. Evcil kazlar uçamazlar ama Morton artık uçabilmektedir ( beni en çok etkileyen şey ) ve bu iki ahbap çavuşun birbirlerinden başka güvenecek kimseleri yoktur.
Sonra gelsin serüvenler .. Coğrafya ve harita hastası olan benim için bulunmaz bir nimet dağ dağ ada ada gezilen koca bir ülke. Eğer hala rüyalarımda uçuyorsam , uçakla yolculuk yapmayı- çok korkmama rağmen seviyorsam- tüm sorumlusu bu minik adam ve beyaz kazdır :)
Tilki Rex, Nils'in ucu düdüklü kırmızı şapkası, Mehmet Erbil'in seslendirmesi ile aklıma kazınan ufak sincabı.. Şimdi nereden esti bu nostalji sadede geleyim.
Hani nedensiz bir şekilde sevdiğiniz insanlar vardır. Ne uzun zamandan beri tanımışşınızdır ne de fazla vakit geçirmişşinizdir. Ama birşeyler ortaktır ve o hal hoşunuza gider. İşte Aris'in çocukluk arkadaşı , İskeçe'deki komşumuzun Türkiye'de yaşayan oğlu Umut da benim için böyle biri. Neden böyle hissettiğimi şimdi anlayacaksınız:
Bu ilkbaharda kendisinden bir facebook mesaji aldım. Benden üniversitedeki odasının duvarına asmak üzere Nils ve uçan kazını keçe ile ufak bir pano şeklinde çalışıp çalışamayacagımı soruyordu. Çocukluğuma bu kadar yer etmiş bir roman/ çizgi roman/ çizgi film kahramanı olan Nils ve kazının keçe ile panosunu yapmak beni inanılmaz heyecanlandırdı ve duvarında yerinin bile ayrılmış olması da onore etti. . Hemen Kübra ile görsel avına başladık sonra eski bölümlerinden biraz izledim.. Ama araya başka projeler ve siparişler girdi benim için çok özel olan bu panoyu biraz geciktirdim. Tembellikten değil, hakkını vererek yapmak istediğimden.
Gel zaman git zaman bugün yarın derken ben panoyu gönderemedim ama gün Aris'in bana "Umut'u gördüm Türkiye'den gelmiş sanırım bayrama " demesiyle hemen harekete geçtim. Panoyu paketleyip ertesi gün komşumuzun mütevazi bahçeli evinin kapısını çaldım . İçimde hep aynı soru: "Tamam ben panoyu beğendim de bakalim sahibi beğenecek mi?"
Neyse ki korktuğum değil umduğum oldu Umut da Seçil de çok beğendiler. Sonrası sohbet, bayram tatlıları, gelsin kahveler...
Velhasıl diyeceğim şudur ki ;
Teşekkür ederim bu siparişle çocukluğumda o döneme dair anıları ve aynı saf ve salak heyecanı tekrar yaşadım.
Ve sana da teşekkür ederim Selma Lagerlöf şimdi hatırlayınca bile içimi ısıtan bu güzel kitap için .
" Nils.. Come on Nils... Come on up.."
Bonus1 : 20 Isvec kronunda bizlere göz kırpan Selma Lagerlöf ve Nils için buraya ,
Bonus 2 : Çizgi filmin unutulmaz girişi için buraya tıklayabilirsiniz.
Hamis : 2 ay ara verdikten sonra kendime gelmemi saglayan adasima tesekkur ederim. Düşen uçaklar, kesilen kafalar, öldürülen çocuklar, toprak altına kapatılan madenciler beni fena etkiledi bir süre yazamadım napiyim..
1984'te TRT'de yayınlanmaya başladığına göre o kadar da ufacık değilmişim ama hepimiz naif çocuklardık oradan kurtarıyoruz. İşitme engelliler haber bülteninden hemen sonra 10:30'da başlardı ve o saatten sonra beni kimse ekranın karşısından ayıramazdı.
Bu muhteşem çizgi filmi izlemeyenler ya da kitabını okumayanlar için tekrar edelim; Nils ; İsveç'li yaramaz bir çocuktur. Hayvanlara eziyet eder. Ama bir cin tarafindan ufacık hale getirilir.. Cin Nils'i sadece ufacık yapmakla kalmaz bizim bızdık ayni anda hayvanların dilinden anlamaya başlayıp onlarla konuşur hale de gelir. Bu sayede çiftliklerindeki evcil kaz Morton'un yaban kazları ile uçmak istediğini öğrenir tam Morton'un uçmasını engellemek isterken birdenbire kendini onunla birlikte havada süzülürken bulur. Evcil kazlar uçamazlar ama Morton artık uçabilmektedir ( beni en çok etkileyen şey ) ve bu iki ahbap çavuşun birbirlerinden başka güvenecek kimseleri yoktur.
Sonra gelsin serüvenler .. Coğrafya ve harita hastası olan benim için bulunmaz bir nimet dağ dağ ada ada gezilen koca bir ülke. Eğer hala rüyalarımda uçuyorsam , uçakla yolculuk yapmayı- çok korkmama rağmen seviyorsam- tüm sorumlusu bu minik adam ve beyaz kazdır :)
Tilki Rex, Nils'in ucu düdüklü kırmızı şapkası, Mehmet Erbil'in seslendirmesi ile aklıma kazınan ufak sincabı.. Şimdi nereden esti bu nostalji sadede geleyim.
Hani nedensiz bir şekilde sevdiğiniz insanlar vardır. Ne uzun zamandan beri tanımışşınızdır ne de fazla vakit geçirmişşinizdir. Ama birşeyler ortaktır ve o hal hoşunuza gider. İşte Aris'in çocukluk arkadaşı , İskeçe'deki komşumuzun Türkiye'de yaşayan oğlu Umut da benim için böyle biri. Neden böyle hissettiğimi şimdi anlayacaksınız:
Bu ilkbaharda kendisinden bir facebook mesaji aldım. Benden üniversitedeki odasının duvarına asmak üzere Nils ve uçan kazını keçe ile ufak bir pano şeklinde çalışıp çalışamayacagımı soruyordu. Çocukluğuma bu kadar yer etmiş bir roman/ çizgi roman/ çizgi film kahramanı olan Nils ve kazının keçe ile panosunu yapmak beni inanılmaz heyecanlandırdı ve duvarında yerinin bile ayrılmış olması da onore etti. . Hemen Kübra ile görsel avına başladık sonra eski bölümlerinden biraz izledim.. Ama araya başka projeler ve siparişler girdi benim için çok özel olan bu panoyu biraz geciktirdim. Tembellikten değil, hakkını vererek yapmak istediğimden.
(Pano bitti ama yanına bir de kitap ayracı ister ki Selma Lagerlöf'un orijinal kitabının arasında da yerini alsın değil mi? Ama haha ayraç henüz bitmedi ne yazık ki. Bitince onu da göreceksiniz. )
|
Gel zaman git zaman bugün yarın derken ben panoyu gönderemedim ama gün Aris'in bana "Umut'u gördüm Türkiye'den gelmiş sanırım bayrama " demesiyle hemen harekete geçtim. Panoyu paketleyip ertesi gün komşumuzun mütevazi bahçeli evinin kapısını çaldım . İçimde hep aynı soru: "Tamam ben panoyu beğendim de bakalim sahibi beğenecek mi?"
Neyse ki korktuğum değil umduğum oldu Umut da Seçil de çok beğendiler. Sonrası sohbet, bayram tatlıları, gelsin kahveler...
Velhasıl diyeceğim şudur ki ;
Teşekkür ederim bu siparişle çocukluğumda o döneme dair anıları ve aynı saf ve salak heyecanı tekrar yaşadım.
Ve sana da teşekkür ederim Selma Lagerlöf şimdi hatırlayınca bile içimi ısıtan bu güzel kitap için .
" Nils.. Come on Nils... Come on up.."
Bonus1 : 20 Isvec kronunda bizlere göz kırpan Selma Lagerlöf ve Nils için buraya ,
Bonus 2 : Çizgi filmin unutulmaz girişi için buraya tıklayabilirsiniz.
Hamis : 2 ay ara verdikten sonra kendime gelmemi saglayan adasima tesekkur ederim. Düşen uçaklar, kesilen kafalar, öldürülen çocuklar, toprak altına kapatılan madenciler beni fena etkiledi bir süre yazamadım napiyim..
Pano nefis olmuş!!!! Tam hayalimdeki hali. Çok severdim ben de.
YanıtlaSilAma şimdi Nils dersen aklıma bir tek "e" farkıyla evdeki Niels geliyor:)))
Semi'cim sagolasin. Umut bugun de cercevelenmis halde fotografini gonderdi cok onore oldum. Bak "e" harfi fakriyla olsa cocukken de buyudugunde de Nils'ler Niels'ler seni hic birakmamis ne guzel.
Sil